23 Aralık 2009 Çarşamba

İstanbul Ağlıyor


Sen gideli buralardan
Yolunu gözlemekteyim
İstanbul ağlıyor
Yastayım sevgilim

Hala seninim, delinim
Bıraktığın gibiyim
Çıkmaz sokaklarında kayıp
Derbeder haldeyim

Sen gideli bu aşktan
Kalbimle harpteyim
Yokluğun ölümden beter
Buz tuttu yüreğim

Hala seninim, delinim
Bıraktığın gibiyim
Çıkmaz sokaklarında kayıp
Derbeder haldeyim

Rüzgar ol es püfür püfür
Yağmur ol da bul beni
Geceleri rüyalarıma gir
Öpüp okşa, sev beni






Sen gideli bu şehirden
Ötmez oldu bülbüller
Doğmadı güneşim batalı
Açmaz oldu güller

Hala seninim, delinim
Bıraktığın gibiyim
Çıkmaz sokaklarında kayıp
Derbeder haldeyim

Unutmadım, unutamadım
Dinmedi fırtınam içimde
Başucumdaki resmin
Duruyor aynı yerinde

Hala seninim, delinim
Bıraktığın gibiyim
Çıkmaz sokaklarında kayıp
Derbeder haldeyim

Rüzgar ol es püfür püfür
Yağmur ol da bul beni
Geceleri rüyalarıma gir
Öpüp okşa, sev beni

13 Aralık 2009 Pazar

BENİ AFFEDER MİSİN ?


Tamam dedim buldum candan bir dost, bak tek başına.
Sımsıcak ışınlarıyla ısıtıyor her tarafı, eritiyor buzları.
Ey güneş dostum olur musun, anlatsam derdimi beni anlar mısın?

Anlattım içimde kopan fırtınaları, esen yelleri, boşvermişliği,
Açları anlattım, zulüm altında olanları, haksızlıkları,
Bulutlarla örttü yüzünü, yağmur damlalarıyla ağladı.

Sonra karardı ay çıktı, ona anlattım belki çare olur diye!
O da puslandı önce, çiğ damlalarıyla ağlayarak cevap verdi.
Bir kardelen gibi hissettim kendimi, beyaz soğuğun içinde yapayalnız.

Bir ''Allahü ekber'' sedası ile irkildim yalnızlığımdan,
Kapandım secedeye, çaresizlerin yüce divanına sığındım,
Yüce yaradanımla dertleştim ağlayarak beni anlayacak tek merci!

Ondan gelen Kur'an mektubunu okudum derdime derman olan cevaplarını,
Anladım ki bütün çaresizliğin çaresi, dertlerin devası orada,
Yalnızlığın yoldaşı, huzur kapısı o; çare onu anlayarak okumakta.

Sana ram olmaya geldim bu günahkarlığımla Rabbim huzuruna,
Bilirim ki Sen şefkatinde, merhametinde teksin beni kovmazsın huzurundan.
Gözyaşlarımla yıkayarak yüzümü, affını talep ediyorum BENİ AFFEDER MİSİN?




3 Aralık 2009 Perşembe

Âdemin Kanadı


Yasemin Karahüseyin, Şule Yayınları, roman, 319 sayfa

Yasemin Karahüseyin ilk romanı ‘Âdemin Kanadı’nda, Osmanlı bilim tarihinin önde gelen aktörlerinden Hezarfen Ahmet Çelebi’nin hikâyesini anlatıyor. Önemli bir tarihi karakter olarak Hezarfen’in, Batı’nın uçma teknolojilerine ilham kaynağı olduğu söylenir. Karahüseyin romanında, Hezarfen’in uçma tutkusunu, bu tutku nedeniyle yaşadığı sıkıntıları hikâye ediyor. Karahüseyin, baş kahramanının yaşam deneyimini de, tasavvuf, aşk, bilim ve öğrenme aşkıyla olabildiğince harmanlıyor. Dolayısıyla Karahüseyin’in kurgusundaki Hezarfen, yalnızca uçma tutkusu olan bir bilim insanı olarak değil, aşka inanan ve bu inancı nedeniyle de acılar çeken bir karakter olarak okuyucunun karşısına çıkıyor.








Lodos fısıldadı: 'Vakti geldi, hadi gel!'
ikinci bir daveti beklemediysem
hafifmeşrep olan ben miyim?

Uçtum.Her türlü sınırı kanatlarımla silerek.
Korkak olan ben miyim?

Kanatlarım!
Hangi ustanın elinden kusursuz çıktınız?
Maharetli olan ben miyim?

Ah,burnumda tüten sümbül kokusu!
Sevgiliyi bir kez olsun çekmemişken içime,
onun rayihasıyla böylesi sarhoşken,
bekri olan ben miyim?

Âşıksak kanatlara ne hacet!
Yoksa sufi olan ben miyim?